Yaşam

Her Seçimi Kaybeden Bir Siyasi Liderin Hikâyesi: Onu Çok Yakından Tanıyorsunuz!

Hepimiz Lincoln’ü köleliği bitiren adam olarak bilseydik Aslında hayatı büyük ölçüde başarısızlıklarla dolu. Üstelik siyasi hayatı da bunlardan sadece biri.

Franz Grillparzer’in şu sözleri, tüm başarısızlıklara rağmen azmi sayesinde istediğini elde eden Lincoln’ün çabalarını özetlemektedir: Zaferin büyüklüğü, mücadelenin zorluğuyla ölçülür.

Attığı her adımda sınanan 16. Amerikan Lideri Abraham Lincoln, dünya tarihinin en büyük zaferlerini yaşamış bir lider olarak biliniyor.

1809 yılında eğitimsiz çiftçi bir ailenin ilk çocuğu olan İbrahim, 1,5 yılda eğitim görebildi. Zorluklarla mücadele ederek geç de olsa eğitimini tamamlaması Lincoln Dünya sistemini değiştirmeyi kendisine görev edinmişti. Doğduğu yerden itibaren hayatı zorluklarla başladı.

Ülkesindeki insan eşitsizliğinden çok rahatsızdı ve her insanın eşit kurallar altında yaşaması gerektiğini hayal etti ve hayatını buna entegre etti. Okuduğu bir geometri kitabında bu eşitsizliği özenle içselleştirmiştir. ökrid aksiyomuve bu ilgili kitabı okuyarak bu fikirleri edinen Lincoln, kitaptaki şu sözlerin de altını çizmiştir: Aynı şeye eşit olan şeyler birbirine de eşittir

İki bin yıl önce söylenen bu sözü hayatına sokarak kendini bu yönde ilerlemeye zorlamıştır.

Başkanlığa aday olduğunda söz verdiği şeylerden biri de köleliği kaldırmaktı. 13. Anayasa değişikliği sayesinde göreve gelir gelmez Bu ilke ile herkesin bireysel hak ve özgürlüklere sahip olması niyetiyle köleliği şüphesiz ortadan kaldıracaktı. Ama sonuçları o kadar kolay olmayacaktı.

ABD’nin güneydoğu kesimleri tarıma dayalı bir ekonomiye sahipti. Bu çiftliklerde pamuk, şeker kamışı gibi işler yetiştirilir, gerekli işgücünü siyah köleler sağlardı. Ülkenin diğer bölgelerinde ekonomi sanayiye döndü ve köleliğe gerek yoktu. Bu nedenle bu karar, sistemlerini kölelik üzerine kuran birçok devleti yansıtıyordu. Ancak kararından ve yaptığı işten asla vazgeçmedi. İç savaşlara rağmen.

Bir rivayete göre son anda ayağa kalktığında “Tökezledim ama düşmedim” dediği söylenir. Hiçbir şey onun ruh halini yaşadıklarından daha iyi özetleyemezdi.

Hayatında birçok kez tökezleyen Lincoln, çıktığı yolda 18 yıl sonra tökezledi. Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. Lideri olmayı başardı.

Onu bizlerden ve diğer liderlerden ayıran belki de en değerli özelliği, aldığı darbelere rağmen kolay kolay pes etmemesidir. İnsanın en ufak bir aksilikle karşılaştığında yaptığı ilk şey pes etmektir. Lincoln çocukken, vazgeçmenin ne demek olduğunu bilmiyordu. Ancak gözden kaçırdığımız bir şey var ki, başarısızlık mutlak bir son değildir; Başarının başlangıcı olabilir.

Onu başarıya götüren başarısızlıklara kısaca bir göz atalım.

Fakir bir ailede dünyaya geldi ve istediği eğitimi almak için mücadele etti. 1816’da aile çiftliğinde çalışmaya başladı. Daha sonra 1818’de şimdi 10 yaşında olan annesini kaybetti. 1832’de Illinois eyalet yasama meclisine girmek istedi ve başarısız oldu. Nişanlısı Ann Rutledge’ı 1835’te kaybetti ve onun ölümü Lincoln’ü büyük ölçüde etkiledi. 1838’de eyalet yasama meclisinin sözcüsü olmak istedi, ancak bunu da başaramadı.

1843’te ABD Temsilciler Meclisi’nde partisinin milletvekili adayları arasında yer almak istedi ancak partisi tarafından aday olarak seçilmedi. 1849’da Federal Kamu Arazileri OfisiBaşkanlığı almak istedi ama yine başaramadı.

1854’te ABD Senatosu için yarıştı ve kaybetti. Bu dönemde, senatörler eyalet yasama organı tarafından seçildi. Yeterli çoğunluğa ulaşamayan Lincoln, arka arkaya sekiz oylamada başarısız oldu. 1856’da parti kongresinde başkan yardımcısı adayı olmak istedi, Lincoln oylamada 363 oyundan 110’unu aldı ve aday olmadı. 1858’de yine ABD Senatosu için koştu ve yine kaybetti.

tüm bunların yanı sıra dört çocuğundan üçü öldü; Manevi bunalım onun için kaçınılmazdı. Ama sonunda 1860’ta Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. başkanı seçildi. Bugün onu başarılarından konuşuyor ve tanıyorsak, bu sadece kararlılığındandır. Hayatındaki hedeflere emin adımlarla ilerleyerek “tökezlese” de yılmayan Abraham Lincoln, bugün siyasi tarihin önemli bir figürü ve pes etmemeniz gerektiğinin ciddi bir kanıtı. Belki de inanılması gereken ilk şey, bir düşüşün ardından ayağa kalkmanın getirdiği özgüvendir.

Kaynaklar: Dergipark, Lincoln’s Life

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu